13 Mayıs 2011 Cuma

TÜRKİYE’DEN TÜRKİSTAN’A KITA ÇAPINDA CEPHELER -3- FANO PROJESİ


31-01-2011

FANO PROJESİ 
Şu ân Fergana Vadisi emperyalizmin Türkiye’den Afganistan’a kadar işbirlikçi cepheye karşı oluşturulan, “Karşı Cephe”nin kurulduğu ve büyük kapışmanın yaşanacağı merkezlerden biri.
Afganistan’ın stratejik konumundan dolayı Fergana, istisnasız bütün aktörler için vazgeçilmez bir bölge. Kendi içinde barındırdığı yer altı ve yerüstü zenginlikleri haricinde, yol verdiği zenginlikler de Fergana’nın önemini ikiye katlamakta.
Orta Asya’nın en bereketli toprakları olan bu vadi tahıl ambarı olduğu gibi, zengin doğalgaz, demir, petrol ve kömür yataklarıyla da meşhur.
Tarih boyunca İslâm coğrafyasında gözü olan Batı dünyasına karşı Altaylar’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan tekrar Altaylar’ı geçerek Hindistan’a kadar setler çeken Müslüman Türk, bugün aynı setleri kendi kardeşlerinin aleyhine olarak çekmeye ve bölgede batı adına “iş” yapmaya çalışmakta. “Türk” derken, ismini duyduğunda Batı adamının ayaklarını titreten ve kalbinde korkunun hâkim olmasını sağlayan “Gerçek Türk” ten bahsetmiyoruz tabiî ki.
Geçen ay Kırgızistan’da bir anma toplantısı vardı. 1930 yılında Stalin tarafından katledilen, içlerinde ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un babasının da bulunduğu ve Türkiye’nin desteklediği “Turan Partisi”ne mensup katledilen 130 kişi bu anma toplantısının sebebi idi. Katliamda 130 kişinin öldürülmesi bugün burada soykırım olarak nitelendirilmekte. Siyasetçilerden, bürokratlardan, askerlerden ve entelektüellerden oluşan bu 130 kişi İttihat ve Terakki’nin örgütlediği Kırgızistan’ın o zamanki beyin takımı. Bugün burada insanlar Kırgızistan’ın geri kalmışlığını bu beyin takımının katledilmesine bağlamaktalar. Katledilen bu insanların içinde Kırgızlar haricinde Özbekler ve müslüman Çinli denilen Dunganlar da var. Yine aynı yıl 40’a yakın Türk de Türkiye’nin “bizimle akalaları yoktur” demesi üzerine Stalin yönetimi tarafından katledilmiş. Dünyanın dört bir tarafındaki Müslüman Türk mücahidler gibi onların da mezarları nerede, belli değil.
Fergana ile Anadolu’nun tarihi bağını bildikten sonra, Fergana’nın niçin İslâm Coğrafyasının merkezlerinden biri olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Bunu anladıktan sonra da Batı dünyasının neden burayı bölüp “özerk” bir bölge haline getirmek istediğini ve bu coğrafya üzerine niçin projeler ürettiğini bütün çıplaklığı ile görebiliriz.
Fergana, İslam Coğrafyası’nda insanın hayati organlarının taşıdığı değer gibi bir değer taşımaktadır. Şah-ı Nakşıbent Hazretlerinin, Ahmet Yesevî Hazretlerinin, Buharî Hazretlerinin ve İmam-ı Rabbani Hazretlerinin nefesinin hâkim olduğu bu coğrafyanın önemi Batı tarafından ne kadar çok biliniyorsa, İslam Dünyası tarafından da o kadar az biliniyor.
FANO Projesi’ne bu gözle bakmak gerekir.
İsmini Kırgızistan ve Özbekistan sınırları içinde bulunan 4 büyük şehirden alan bu projenin sahibi aslında İngilizler.
Sovyetler Birliğini kuşatmak için o dönem İngilizler tarafından ortaya konulan bu proje, daha sonra Amerika tarafından devralınarak “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında bugüne taşınmıştır.
FANO’da geçen Fergana-Andican-Namangan- şehirleri Özbekistan’a aitken, Oş şehri ise Kırgızistan sınırları içerisinde. Vadiden ismini alan ve bir Özbekistan şehri olan Fergana ile Fergana Vadisi’ni birbirine karıştırmamak lazım. Bölgenin söz konusu dört büyük şehri Fergana Vadisi’nin iskeletini oluşturmakta olup, askeri, ticari ve jeopolitik bütün stratejik ve taktik kavgalar bunlar etrafında yapılmaktadır.
Fergana Vadisi denilen yer bölgeye yabancı çoğu kişinin kulaktan dolma bilgilerle zannettiği gibi iki dağın arasında bulunan küçük bir vadicik değildir. Fergana Vadisi 10 milyondan fazla nüfusa sahip ve 20 şehirden oluşan Türkistan’ın tarihi merkezi. Kelimenin “ışık” ve “ferahlık yeri” mânâları var mı, tam biliyor değiliz ama, vadinin dağların ardından kendini gösteren güneşle ışıl ışıl olduğunu ve senenin 365 günü esen tatlı rüzgarla dört mevsim insanın içini ferahlatan yapısını biliyoruz. Orta Asya’da tarih boyunca savaşlar bu bereketli merkezî coğrafyayı ele geçirmek için yapılmış ve devletler de bu merkez etrafında kurulmuştur. Hindistan’ı fetheden Babür Şah ordusunu buradan harekete geçirirken, Büyük İskender de Fergana’da gördüğü ceviz ağaçlarının büyüklüğü karşısında şaşkınlığını gizleyememiştir. Bugün Yunanistan ve çevresinde yetişen cevizin ana tohumunun İskender tarafından Fergana’dan götürüldüğü biliniyor.
Şiî sapkınlığını Osmanlı sınırlarına kadar kovalayan ve Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’la karşı karşıya gelen Timur da Fergana’dan yola çıkmıştı.
Fergana Vadisi’nin bilinen en son kahramanı da Enver Paşa’dır. Tabiî yerel kahramanlarını saymıyoruz. Enver Paşa, Abdülhamid Han’ın şahsında fikre suikast düzenledikten sonra (ki, bunun ne büyük bir hâtâ olduğunu hem Enver Paşa hem de Talat Paşa daha sonra anlamışlar, fakat iş işten geçmişti.) fikir yerine sadece bedenini buraya getirebildi. Gözükaralığıyla buradaki insanlara bir süreliğine ilham kaynağı oldu ama tek başına fikirsiz güç, yeterli olmadı. Fakat, Enver Paşa ve arkadaşlarının getirdikleri bedenlerini nasıl kahramanca fedâ ettikleri, halâ bilenler tarafından buralarda anlatılmakta.O günlerde Enver Paşa’nın önderliğinde çalışmalarını yürüten İttihat ve Terakki fedailerinin İngilizlere karşı Fergana Vadisi’nden kurdukları Afgan Ordusu o günden bugüne halâ emperyalizme karşı savaşa devam etmektedir.
Fergana Vadisi’nin Afganistan’dan Rusya’ya kadar, oradan da Avrupa’nın önlerine kadar bölge merkezli verilen bütün savaşlarda lojistik destek sağlayan bir yapıya sahip olduğu, kesinlikle bilinmesi gereken bir husus. Afganlar İngiliz işgaline Rus işgaline ve şimdi de Amerikan işgaline karşı direnirken en büyük desteği Fergana’dan almışlardır ve almaktadırlar da. Fergana bu özelliğinden dolayı bölgeye saldıran düşmanın da ele geçirmek için bütün imkânlarını seferber ettiği stratejik bir nokta hüviyetinde.
Bölgedeki bütün farklı unsurların İslâm ortak paydasında bir arada yaşadığı Fergana anlaşılmadan bölgenin anlaşılabilmesi mümkün değil.
Saldırganın da, saldırgana karşı toprağını savunanın da hiçbir suretle vazgeçemeyeceği bu vadi, bugün özellikle Afganistan Savaşı’nın neticesinin belirlenmesinde de en önemli faktördür. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, ilk baharın gelmesiyle güneş dağlardan kendini gösterip karları eritmeye başladığında Afganistan Savaşının merkezi artık Fergana olacaktır. Afganistan savaşının cephe gerisi olan FERGANA, savaşın neticesini kendi lehine çevirmek için hem saldırganın hem de saldırgana direnenin, artık bir ân önce ele geçirmesi gereken oksijen çadırı hüviyetindedir.
Afganistan’a sınır olan bu bölgenin şehirlerine ülkeleriyle beraber bir bakalım:
Kırgızistan: Kızılkiye, Batkent, İsfana, Oş, Celalabad, Taşkömür, Karakol, Koçkor Ata, Maylisu,
Özbekistan: Fergana, Andican, Namangan, Kokant, Marhamat, Asake, Kuvasay, Hanabat.
Tacikistan: Huccent, Çikalof, İsfara.
Fergana Vadisi denilen bölge, bu şehirlerden oluşmakta olup, aslında Türkî cumhuriyetlerin tarihte hepsinin birden katıldığı ve bağlı olduğu devletlerin merkezidir.
Vadideki şehirlere ve bu şehirlerin bağlı olduğu ülkelere komşularıyla beraber harita üzerinde baktığınızda, Fergana’daki bir gelişmenin dünyanın yarısını hemen etkileyeceğini görürsünüz.
 Fergana Vadisi dün olduğu gibi bugün de Afganistan savaşlarının hep lojistik merkezi niteliğinde olmuştur. Fergana’yı kim elinde tutarsa savaşı da hep o kazanıyor. Afgan mücahidler İngilizlere diz çöktürürken Fergana müslümanların kontrolündeydi. Birinci dünya savaşından sonra, emperyalizme karşı İttihat ve Terakki’nin vermeye çalıştığı Topyekun Kurtuluş Savaşı’nda Enver Paşa kendisine Fergana’yı üs olarak seçerken hiç de haksız değildi. Topyekun Kurtuluş Savaşı’nın verildiği bölgelerde elde edilecek bir zaferin birbirini etkileyeceğini biliyordu.
Aynen bugün olduğu gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder