13 Mayıs 2011 Cuma

TÜRKİYE’DEN TÜRKİSTAN’A KITA ÇAPINDA CEPHELER -1-


03-01-2011
22 Ekim 2010’da “oturduğu apartmanın penceresinden atlayarak intihar etti”ği söylenen Semra Maliş’le ilgili yazımız hatırlanırsa, orada şu görüşe yer vermiştik:
Türkiye’den başlayarak Afganistan’a kadar uzanan yolu kontrolü altında tutan Amerikan güdümünde yasadışı bir organizasyon mevcut.
Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi de denilen, Amerika’nın ve kuyrukçularının İslam topraklarını işgal etme operasyonunda, bu topraklardaki işbirlikçilerinden de müteşekkil söz konusu yasadışı organizasyonun bir tarafında “Eşbaşkan” ile birlikte Talabani ve Barzani mevcut iken, diğer tarafında ise Raşit Dostum ve Karzai bulunmakta. Ve ismini saymadığımız diğer figüranlar…
Semra Maliş ile ilgili yazımızda Amerika tarafından işgal ettiği topraklarda oluşturulmuş bu yasadışı uluslararası çetenin bazı faaliyetlerinden bahsetmiş ve sözkonusu faaliyetlerin kokusunun yakında Kırgızistan’da çıkacağını söylemiştik.
Bizim bu değerlendirmeleri yaptığımız günlerde başka bir MİT mensubu daha “intihar” etmişti. İncirlik İşgal Üssü’nün de yer aldığı Adana’da MİT Şube Müdürü görevini yürüten 49 yaşındaki Ufuk Acar’ın “şakağına sıktığı mermi ile öldü”ğü söylendi.
Tıpkı, daha önce “şakağına sıktığı mermi ile intihar etti”ği söylenen Kocaeli MİT Şube Müdürü Ahmet Süreyya Kurtay gibi.
Tek cümle ile şunu söyleyelim ki, Semra Maliş ile Ufuk Acar, Semra Maliş hem görevdeyken hem de emekli olduktan sonra zaman zaman görüşmekteydiler. Tıpkı Kurtay ile görüştüğü gibi…
Geçtiğimiz Aralık ayı içinde hemen hemen her hafta Kırgızistan’da oldukça bol miktarda silah ve mühimmat ele geçirildi. 28 Aralık Salı günü Oş kentinde neredeyse küçük bir orduyu donatacak çapta silah ve farklı askeri malzemeler ele geçirildi. 29 Aralık Çarşamba günü ise Bişkek meydanında farklı yerlerde C-4 patlayıcılar ele geçirildi. Bu her iki operasyondan bir hafta öncesinde de Bişkek’te bir karakolun önünde bomba yüklü bir araç ele geçirilmişti.Yapılan açıklamada “Oş’ta ele geçirilen malzemelerin El Kaide’ye Bişkek’teki C-4’lerin de İslami Cihad Örgütü’ne ait olduğu” söylendi. İstihbarat Başkanı’nın yaptığı açıklamaya göre 9 örgüt üyesi yakalanmış ve operasyonlar da devam ediyormuş.
Konu ile ilgili ilk dikkat çekici olan husus 9 kişinin tamamının Kırgız olması. Diğer husus ise, bu her iki örgütün de Kırgızistan’da daha önce hiçbir eylemde adlarının geçmemesi idi. Oş şehrinde ele geçirilen melzemeler içinde dürbünlü suikast tüfeklerinin ve gaz maskelerinin bol miktarda bulunmuş olması da dikkat çekici bir diğer husus.
Geçen Mayıs-Haziran aylarında Oş ve Celalâbat şehirlerinde yaşanan Kırgız- Özbek çatışmasında dürbünlü tüfekler kullanılmış ve bu tüfeklerle ayırım gözetmeksizin hem Kırgız ve hem de Özbekler öldürülmüştü. O zaman da belli çevreler işin kolayına giderek İslamcı militanları suçlamak istemişler ama işin hakikati sonradan meydana çıkmıştı. Bu silahları kullananlar Amerika ile işbirliği içinde bulunan ve bölgede Kırgız-Özbek çatışmasının derinleşmesinde birtakım hesapları olan İslâmdışı örgütlerdi. Maalesef o zamanki kolaycılığı şimdi de gösteren Kırgız güvenlik birimleri aynı hatayı tekrar işlemekteler.
Semra Maliş vesilesiyle kaleme aldığımız yazıda Türkiye’den başlayıp Afganistan’a kadar uzanan İslam coğrafyasında organize olmuş çeteden bahsederken, bu çetenin Irak’ın kuzeyinden Barzani eliyle Kırgızistan’ın içlerine gerçekleştirdikleri silah sevkiyatını anlatmıştık. Son bir aydan beri yakalanan silahlara baktığımızda bu çetenin şu ân için hedefine ulaştığını söyleyebiliriz. Yakalanan gaz maskeleri ister istemez çetenin buraya sevk ettiği “ibrit” adı verilen kimyasal silahı akla getirmekte.
Kırgızistan’ın Güneyindeki kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre şu ân, bahsettiğimiz bu son gelişmeler üzerine Özbekistan ordusu Kırgızistan ve Tacikistan sınırına asker yığmakta. Bazı Özbek yetkililerinin ifâdelerine göre önümüzdeki ilkbaharda karların erimesiyle birlikte İslâmcı militanların saldırıya geçecekleri kesin. Yapılan bazı değerlendirmelere göre ilkbaharda Fergana Vadisi Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ı içine alacak olan büyük bir savaşa gebe.
Bilinmesinde fayda var ki, Afganistan’la Kırgızistan arasında tek bir sınır var; işgalci Amerika için de, işgale direnerek vatanını savunan Taliban güçleri için de bu çok önemli bir husus. Özbekistan’dan da Tacikistan’dan da Afganistan’a girilebilirken, her iki ülkenin hemen arkasında Kırgızistan… Afganistan’a yapılan saldırılar Kırgızistan’daki Manas Askeri üssünden gerçekleştiğinden dolayı Kırgızistan’ın önemi hem işgalci, hem de işgale karşı vatanı savunan için aynı derecede önemli. Bundan dolayı özellikle Fergana Vadisi’nde hem işgalci hem de işgale karşı direnenlerin aynı derecede etkinlik göstermesi normal ve beklenen bir şey. Haliyle, meydana gelen bir gelişmede, özellikle dış kaynaklı ise “müsebbibi şudur” demek oldukça zor. Savaşı cephe gerisine taşıyarak düşmanın ikmal yollarını sabote etmek ne kadar vatanını savunanın yapabileceği bir işse, aynı yolda -Fergana Vadisi- özerk bir yapı kurarak orayı Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın kontrolünden çıkararak kendi kontrolüne almak da işgalcinin yapmak isteyeceği bir şey. Bizce bugün yapılmak istenen tam da bu.
Etkinliği Türkiye’den başlayıp Irak’ın kuzeyi ile devam ederek Afganistan’a kadar uzanan bu uluslararası organizasyonun faaliyetleri ve neyin hazırlığı içinde olduğu bilinmekteydi. En azından tarafımızca bilinmekteydi. Kırgızistan’daki 7 Nisan Devrimi’nden sonra bu husus tarafımızdan gerekli gördüğümüz kişilere ve makamlara aktarılmış, o zaman alınması gereken tedbirler konusunda bu makamlar büyük gayret göstermişlerdi. Hatta o dönem, Mayıs ve Haziran aylarında meydana gelen ve binlerce kişinin ölmesine sebeb olan Kırgız-Özbek çatışmasının bu uluslararası çete tarafından provoke edilerek yaşanacağı da tarafımızdan söz konusu makamlara iletilmişti.
1979 yılında Afganistan’ı işgal eden Sovyet güçleri 1989 yılında Afganistan’dan çekilirken Sovyet Ordusu askeri taktik bakımından çok başarılı bir geri çekilme operasyonu gerçekleştirmişti. Tabii bu başarıdaki en büyük sebeb, Rusya’dan Afganistan sınırına kadar olan bütün toprakların Sovyetler Birliği’ne dahil olmasıydı. Buna rağmen Sovyet Ordusu geri çekilirken yüzlerce ölü verdi. Bugün Amerika’nın Afganistan’da yaşadığı en büyük problemlerden biri bu; Pakistan üzerinden Afganistan’ı işgal eden Amerikan ordusunun işgal ederken kullandığı bu yol, geçen süreç içinde kapanmış/tıkanmış durumda. Geriye sadece Amerikan ordusunu Kırgızistan’daki Manas Üssüne ulaştıracak Tacikistan ve Özbekistan yolu kalıyor. Amerika’nın şu ân bölgede Rusya, Tacikistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile yaptığı bütün görüşmeler Afganistan’dan güvenli bir şekilde yapmak istediği geri çekilme operasyonu üzerine. Amerika için şu ân tek kaçış yolu olan bu güzergâhın kilit noktası da Fergana Vadisi.
Geçmişte bölgede kurulan Türk devletlerinin merkezi olan bu vadi tek bir toprak bütünlüğüne sahip iken, bugün on milyona yakın nüfusuyla karışık bir şekilde hem Kırgızistan’ın, hem Özbekistan’ın ve hem de Tacikistan’ın sınırları içerisinde bulunmakta. Fergana Vadisi denilen Orta Asya’nın en zengin ve bereketli toprakları Sovyetler tarafından halen de devam etmekte olan bir statüyle bu üç ülke arasında paylaştırılmış. Türkiye’den başlayarak, Irak’ın kuzeyinden Türkistan-İslâm coğrafyasına kimyasal silahlar da dahil olmak üzere her türlü askeri malzemeyi sevk eden; Afganistan’da üretilen uyuşturucuyu da buradan başlayarak Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyan, Türklerden, Kürtlerden, Özbeklerden, Ruslardan ve Amerikalılardan müteşekkil uluslararası çetenin baş karargahlarından biri de Fergan Vadisidir. Amerikan kontrolündeki bu çete Türkiye Afganistan hattı üzerinde getirdiği silah ve cephaneyi Kırgızistan içlerine sokarak yeni bir Kırgız-Özbek çatışmasına hazırlık yapmakta. Semra Maliş vesilesiyle kaleme aldığımız yazıda daha önceden bildirdiğimiz, özellikle Oş’ta ele geçirilen dürbünlü tüfekleri ve gaz maskelerinin olduğu askeri malzeme bu çete tarafından çıkarılması plânlanan provokasyonun işaretinden başka bir şey değil. Bunda da hedef belli; aynı Irak’ın kuzeyinde yapıldığı gibi Fergana Vadisi’nde de Amerikan kontrolünde özerk bir bölge oluşturmak.
Kırgız güvenlik birimleri bizce işin kolayına giderek hadisede hemen İslâmcı militanların parmağını arıyorlar. Yukarıda da izah etmeye çalıştığımız gibi bu bir ihtimâl. Ancak aynı hadisede çok daha önemli ve dikkate alınması gereken ihtimaller de var. Halbuki geçen yıl yaşanan olaylarda Özbek şovenist örgütlerinin parmağının olduğu daha sonra meydana çıkmıştı. Ve yine yukarıda bahsettiğimiz gibi hadisenin adı geçen uluslar arası çete tarafından tezgâhlandığı tarafımızdan gerekli birimlere anlatılmıştı. Gelişen son hadiselerde peşmergeciliğin, Amerikancı İslâmcılığın parmağını görmemek artık sadece basiretsizlikle açıklanabilir.
Şu ân Oş ve Celalâbad’da “Avrupa Polisi” adıyla işgalci-yabancı bir güç bulunmakta. Türk güvenlik birimlerinden polislerin de içinde bulunduğu bu yabancı güç, geçen Mayıs ve Haziran ayında yaşanan provokasyonların benzeri hadiseler tekerrür ettiğinde fonksiyonel hale getirileceği gibi, bölgede -Fergana Vadisi- Birleşmiş Milletler’in, yani Amerika’nın müdahalesine uygun bir zemin de oluşturulacak. İleriki aşamada da bütün Orta Asya’nın en verimli topraklarının yer aldığı Fergana Vadisi BM, yani Amerika’nın kontrolünde özerk bir bölge haline getirilecek. Adına ister BM Özerk Bölgesi deyin, ister başka bir şey…
Bu plan tutar mı?
Yaşayanlar görecek; olacakları Allah bilir. Fakat, tarihin bize bildirdiği gerçek şu; en son Ruslar olmak üzere Fergana Vadisi’ne giren hiçbir yabancı güç başarı elde edemediği gibi, oradan sağlimen çıkamamıştır da. Ayrıca Fergana Vadisi’nin Hindistan’ı fetheden Babür Şah’ın çıkış noktası olduğunu da bu vesile ile belirtelim.
Tarihte Fergana Vadisi burada kurulmuş Özellikle İslâm-Türk Devletlerinin merkezi konumunda olup, bugün bile bölgeyi toparlamak ve birleştirmek isteyenlerin akıllarından hiç çıkarmadıkları merkezi bir coğrafyadır. Kırgızistan toprakları içerisinde bulunan ve Vadi’de yer alan Alay Bölgesi bu topraklarda işgalciye karşı direnişin merkezi olurken, kurulan devletlerin de merkezi olmuştur. Hatta Kırgızistan’ın devrik Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev bile devletin merkezini Oş’a taşımayı düşünmüş ve girişimlere başlamıştı. Bu çerçevede Kırgızistan Savunma Bakanlığı Oş’a taşınmıştı.
Afganistan ile Rusya arasındaki bu en önemli sınır bölgesini, yani Fergana Vadisi’ni kontrolünde tutanın hem Rusya’ya hem Afganistan’a oradan da Hindistan’a karşı çok rahat etkinlik gösterebileceği ve Çin’i de rahat bırakmayacağı herkesin bildiği stratejik bir gerçek. Tabii ki bu gerçeği en fazla idrak etmiş olanlar da savaşan taraflar ve bölgenin diğer aktörleri. Vatan savunması yapan mücahitler Fergana Vadisini ele geçirerek Afganistan ve Pakistan cephesini rahatlatmak istemektedirler. Vadinin, gerçek sahipleri tarafından ele geçirilmesiyle bölgede hiçbir yabancı gücün yaşam hakkı bulamayacağını da en başta işgalci güçler bilmekte. Bundan dolayı şu an bölgede Amerika, Rusya, Çin başta olmak üzere, Türkiye’nin de içinde olduğu birçok ülkenin “adamları” “cirit atmaktadır”.
Türkiye, Amerika, Avrupa ve diğer batılı ülkeler ile Rusya’yı “kızdırmamaya” çalışarak beraber hareket ederken -Avrupa Polis gücü içinde Türk polisi de var- İran ise, Çin ve zaman zaman da Rusya ile birlikte hareket etme gayreti içinde.
Bu bölgedeki gelişmelerin en çok İran’ı ilgilendirdiğini de unutmamak lazım. Çünkü Amerika, Fergana Vadisi’nde özerk bir bölge oluşturduğu zaman Asya üzerinden İran’a istediği baskıyı yapabilecek. Burada meydana çıktı ki, İran, en azından şu ân görünen haliyle Amerika’nın Vadi üzerindeki planlarının karşısında durmakta; durmak zorunda.
Kırgızistan’da koalisyon hükümeti nihayet kuruldu. Sosyal Demokrat Partinin genel başkanı Almazbek Atambayev başbakan oldu olmasına ama, hiç beklemediği sorunları kucağında bulma ihtimali de bizce oldukça yüksek. İlk yurtdışı gezisini Rusya’ya yapan Atambayev’in bu duruma kızma ihtimâli olan Amerika’yı dengelemek için nasıl bir adım atacağı önümüzdeki günlerde netleşecek. Fakat o Rusya’dayken 28 ve 29 Aralık’ta yakalanan bomba ve diğer malzemeleri koalisyon hükümeti Başbakan Atambayev’in Rusya gezisine karşı olan güç odaklarının bir tehdidi olarak algılarsak, atmayı düşündüğü adımlarda da bazı değişikliklere gidebilir. Bize, bu hususu, yani, yakalanan mühimmatın Atambayev’in Rusya gezisine karşı olan güç odaklarının işi olduğunu ilham eden hadise ise şu;
29 Aralık’ta Bişkek meydanında C4 patlayıcıları patlatmak isteyen militanlar sanki Bişkek’te başka kimse kalmamış gibi, bir Amerikalının arabasını gasbetmek istemişler.
Çok fazla komplo teorisine gerek yok ama, insanın da aklına gelmiyor değil; acaba, bir Amerikalının arabası gasbedilmeye çalışılarak “bu işte Amerika’nın dahli yok” imajı mı verilmek isteniyor. Diğer taraftan da hadiseyi bizim gibi değerlendirme ihtimâli olanlara “ayağınızı denk alın, bakın bu işte Amerika da var!” tehdidi mi yapılmak isteniyor? Yani çift taraflı bir fayda devşirme gayreti. Dedik ya, fazla komplo teorisine gerek yok. Ama şunu da bilmek lazımdır ki, Bişkek’te arabası gasbedilmek istenecek en son kişi bir Amerikalı’dır. Güney’de 28 Aralık’ta Oş şehrinde yakalanan Snaypırların kullandığı tüfekler de benzer soruları akla getiriyor. “Kaide”nin olduğu iddia edilen bu tüfeklerle militanlar acaba ne yapmayı düşünüyorlardı? Binaların çatılarından veya dağlardan hedef gözetmeksizin insanları mı vuracaklardı? Eğer bu şekilde hareket edeceklerse böyle bir eylem tarzının bölgede “Kaide”ye nasıl bir müsbet getirisi olacak? Ama, aynı bahsettiğimiz tüfeklerin, geçen mayıs haziran aylarında Oş ve Celalabat’ta yaşanan saldırılarda Amerikancı şovenist örgütlerin kullandığı ortaya çıkmıştı. Bu örgütlerin Amerika üzerinden Türkiye ve Irak’ın kuzeyi ile bağlantıları da Kırgız basınında yer almıştı. Hatta Semra Maliş vesilesiyle Özbek Raşit Dostum için Kırgız milli basınında yer alan haberlerde o adamın Türk istihbaratının adamı olduğu ve şimdiye kadar Kırgızistan’a hep zarar verdiği yazıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder