13 Mayıs 2011 Cuma

KIRGIZİSTAN KAYNIYOR, ASYA’NIN KALBİ KIRGIZİSTAN’DA ATIYOR


10-08-2010

Ülkede yaklaşık bir aydır, adetâ miting festivali yaşanıyor.
En son miting bugün (5 Ağustos) oldu ve kan döküldü.

Halkın Bayrağı Partisi
Sabahın erken saatlerinde Maksim Gorki Parkı’nda toplanmaya başlayan “El-Tuğsu”-Halkın Bayrağı Partisi mensupları miting alanına gittiğimiz sabah saatlerinde kadın ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 500 kişilik kalabalıktan ibaretken, öğleden sonra bu sayı, çoğunluğu kavgacı gençlerden oluşan bir kitle halinde onbine ulaştı.


Partinin lideri, 2005 yılındaki devrimde milletvekili olan Urmet Barktabasov, daha sonra hakkında yolsuzluk suçlamasıyla dava açıldığından yurtdışına kaçmak zorunda kalmış.
7 Nisan’daki iktidar değişiminden sonra da Kırgızistan’a tekrar geri dönmüş. Bugünkü manzaradan anlaşılıyor ki, o yurtdışındayken adamları burada boş durmamış.
El Tuğsu Partisi’nin seçimlere girmesi geçici hükümet tarafından yasaklandı. Bunun üzerine parti lideri Urmet Barktabasov, bugüne kadar yaptığı çalışmaların neticesi olarak bugün bir kurultay düzenledi.


Kırgızistan’ın bütün bölgelerinde taraftarı olduğu havasını vermeye çalıştığı gözlerden kaçmadı. Ülke çapında düzenlendiği iddia edilen kurultay pek de ülke çapında değildi. Daha çok Kuzey’in iştirak ettiği bu kurultayda Güneyliler pek gözükmedi.
Öğleden sonra kalabalığın artmasıyla birlikte parti mitingi, meşhur Ploşat-Meydan’a taşındı.
Burada yapılan konuşmalarda geçici hükümet yerine oluşturulan Teknokrat Hükümeti’nin istifa etmesi dile getirildi ve halkın içinden yeni bir hükümetin oluşturulması istendi.

Amerikan Üssü
Miting meydanında Urmet Barktabasov’un ablasının oğlu Kocabeg Çalov ve onun eşi Elana Çalova ile konuşuyoruz. Kocabeg Çalov mevcut hükümetin Bakıyev Hükümetini hırsızlıkla suçlayarak iktidardan uzaklaştırdığını ve 7 Nisan olaylarında da kendi mensuplarının da aktif rol aldıklarını söyleyerek hırsızlık suçlamasıyla iktidardan uzaklaştırılan Bakıyev hükümetinin yerine gelen koalisyon hükümetinin de daha bir ay geçmeden hırsızlığa başladığını söylüyor.


Ali Osman Zor Kocabeg ve Elena Çalov çifti ile birlikte

Ona devrimle iktidara gelme niyetlerinin olup olmadığını soruyoruz. “Hayır” diyor; “biz, barışçıl yollardan taleplerimizi dile getirmek istiyoruz. Fakat bir türlü karşımızda muhatap bulamıyoruz” diyor.
Silahları olup olmadığını sorduğumuzda ise, “Var ama kullanmayı temenni etmiyoruz” cevabını veriyor.
Biz onunla sohbet ederken, yanımıza daha sonra onun eşi olduğunu öğrendiğimiz Elena Çalova geliyor. Bayan Çalova oldukça heyecanlı bir hanım… Söze hemen “bizim ülkemiz çok zengin bir ülke, neden başka ülkelerden para dileniyoruz” diyerek başlıyor. Daha sonra “bizim insanımızın eğitim seviyesi çok yüksek, kendi kendimizi idare edebiliriz. Başka ülkelere bağımlı olmak zorunda değiliz” diye devam ettiği konuşmasında, Barktabasov’un çok dürüst bir insan olduğunu ve ülkeyi yönetebilecek kadroya sahip olduğunu söylüyor. AB polisinin ülkeye barış gücü olarak gelmesi konusunda ne düşündüğünü sorduğumuzda “hayır, istemiyoruz!” diyor. Arkasından, Manas’daki Amerikan Üssü ile ilgili düşüncelerini soruyoruz; “olmamalı’!” diyor. “Olmamalı!” cevabındaki yumuşak tavır dikkatimizi çektiğinden bu konuyla alakalı birkaç soru daha soruyoruz. Aldığımız cevaplar karşısında Amerikan üssü mevzuunda söylediklerinde çok da samimi olduğunu söyleyemeyiz.

AB Polisi Tartışması
Bir taraftan miting alanını gözetlerken diğer taraftan da alandaki ajanları takib ediyoruz. Sonradan fark ettik ki onlar da bizi takip ediyorlarmış. Onlar bizi fotoğraflıyor, biz de onları. İşin doğrusu miting alanındaki bu CIA Ajanlarının rahat tavırları Al Tuğsu Halkın Bayrağı Partisi hakkındaki şüphelerimizin daha da artmasına sebebiyet veriyor. Hemen oracıkta yaptığımız kısa bir araştırmada öğreniyoruz ki, partide Şamanist unsurlar ve motifler oldukça baskın. Ve ülkede Şamanistlerin Amerika’yla ilişkisini bilmeyen de yok. Hele hele son günlerde Avrupa Polisi gelsin mi gelmesin mi etrafında yürütülen tartışmaları düşündüğümüzde, böyle bir mitingin AB polisinin bölgeye gelmesini isteyenleri destekleme ihtimallerinin hiç de zayıf olmadığını akla getiriyor.


Al Tuğsu Partisi'nin gösterisindeki CIA Ajanlarından biri fotoğraflanırken ne yapacağını bilemiyor...

Son bir aylık gelişmeler, halk içinde AB-D’ye karşı veya taraftar olma noktasında kamplaşma temayülü gösteriyor.
Aslında Kırgızistan’dan başlayarak bütün bölge bu gerçek gündem etrafında kaynadıkça kaynıyor.

Nova Pakorofka’da Barikat
Halkın Bayrağı partisinin meydandaki mitinginin olduğu aynı saatlerde, Sosyal Demokrat Parti de “Medya Forumu” ismiyle oluşturduğu kendi merkezinde bir miting düzenliyordu.
Almazbek Atambayev’in liderliğini yaptığı Sosyal Demokrat Parti’nin hedefi ise Halkın Bayrağı Partisi mensuplarının yapabileceği herhangi bir taşkınlığa ve saldırıya karşı müdahalede bulunmaktı. Fakat anladığımız kadarıyla Halkın Bayrağı Partisi beklenenden daha fazla bir kalabalık topladığından dolayı SDP buna pek fazla cesaret edemedi.
Miting alanındaki konuşmalarda, parti lideri Urumet Barktabasov liderliğindeki iki bin kişinin Issık Göl bölgesinden geldiği ve gelenlerin önünün Bişkek’in 20 km dışındaki Nova Pakorofka yerleşim bölgesindeki kontrol noktasında kesildiği anons edildiğinde, meydandaki hareketlilik had safhaya ulaştı.
Meydandaki kısa süreli bir tartışmadan sonra kalabalık Nova Pakorofka’ya gidip barikatı yıkma kararı alıyor. Kararın alınış sürecinden anlaşılıyordu ki parti böyle bir harekete önceden hazırlık yapmamış.
Kalabalık kitle arabalarla ve yaya olarak polis kontrol noktasına doğru harekete geçmişti. Biz Nova Pakorofka’ya vardığımızda, gerginlik had safhaya ulaşmıştı. Kalabalığın içindeki uzun namlulu silahlar yaklaşık 100-150 metre öteden fark edilebiliyordu. Daha sonra bu silahlar güvenlik güçleri tarafından yollarda bulundu. Barikatın yanına geldiğimizde gördük ki, Kırgızistan ordusuna mensup askerî birlik, hem Issık Göl’den, hem de Bişkek’ten gelen kalabalık kitlenin arasında kalmıştı.

Kitle Etkisiz Kalıyor
Kısa süren göğüs göğüse yaşanan bir çatışmanın ardından ikiye bölünmüş asker her iki taraftaki kalabalığa karşı bir taraftan otomatik silahlarla havaya ateş ederek, diğer taraftan da gaz bombası atarak saldırıya geçti.
Şaşırtıcı bir şekilde sayısı en fazla beşyüzü bulan askerî birlik, yaklaşık onbin kişiyi geri püskürtmeyi başardı. Arabamızı park ettiğimiz yere Sabur Bey’le birlikte biz de kitlenin içinde kaçarken, Sabur Bey’e bu gelişmenin nedenini soruyorum. O da bana doğru cevabı çok kısa ve net bir şekilde veriyor:
“Liderleri yok!”

Sabur Bey’in bu cevabı üzerine ben de dikkat ediyorum ki panik halinde kaçışan kitle, yönlendirici ve cesaret verici bir liderlikten yoksun.
Bundan dolayı ezici sayı üstünlüğüne rağmen birtakım gayretler olsa da askere direnemiyor. Fakat Sabur Bey’in tespiti ne kadar doğru olsa da, bu sefer de askerin motivasyonu konusunda şüphe duyuyorum. Sayısı beşyüze varmayan bu askerî birlik, onbine yakın bu kitleye karşı ne ile motive oldu?

AB ve Soros Parası
Aynı askerî birlik, 7 Nisan’da bu motivasyonu gösterememiş ve kısa süre içinde kitleye teslim olmuştu.
Bu sorunun cevabını da bu askerî birliğin bağlı olduğu Bişkek’teki Mekanize Alay Birliği’nin en üst düzey yetkililerinden öğreniyoruz.
Meğer o gün oradaki askerî birliğe şu söylenmiş:
“Halkın Bayrağı Partisi bizzat AB ve Soros Vakfı tarafından desteklenmekte, bunlar AB polisinin ülkeye girmesi için zemin oluşturmaya çalışmakta…”
Bu uyarıyla motive olan asker, adeta işgalci bir güce karşı vatan savunması yapıyormuş gibi göstericilere davrandı.
Ayrıca Urmet Barktabasov’un bu iş için 5 yüz bin dolar harcadığı, bu parayı da malûm yabancı güçlerden aldığı söylentisi dilden dile dolaşmakta!..
Bütün bu faktörleri öğrendikten sonra, meselenin aslına dair fikirlerimiz netleşiyor.

Kırgızistan Kaynıyor
Günün bilançosu, göstericilerden biri ağır olmak üzere on yaralı, ayrıca Halkın Bayrağı Partisi lideri Urmet Barktabasov ve yirmibeş adamı da, “darbe girişimi”nden dolayı tutuklandı.

Kırgızistan’da bu hadisler bitmeyecek.
7 Nisan 2010’da başlayan “devrim süreci” hâlen devam etmekte.
Şu an Kırgızistan’ın ele geçirilmesi bütün bölge politikalarını etkileyeceğinden herkes iktidarı ele geçirmek, iktidara gelmek veya kontrol etmek için var gücüyle savaşmakta.
5 Ağustos’ta yaşanan olaylardan sonra ertesi gün yani 6 Ağustos’ta da Celalabad’ta AB polisinin bölgeye gelmesine karşı çıkan büyük bir miting yapıldı.
Bu mitingte, eğer AB polisi ülkeye gelirse bunun işgalci güç olarak kabul edileceği ve vatan savunmasına geçileceği deklere edildi.
Bu gelişmeleri takip eden ülke içi ve ülke dışı kaynaklar, Kırgızistan’da her an yeni bir iktidar değişimi olabileceği değerlendirmesini yapmakta.

İslâmcı Militanlar
Amerika ve Rusya başta olmak üzere bölge ülkeleri bütün dikkatini Kırgızistan’a vermiş ve yaşanan kaosun nasıl neticeleneceğini şaşkınlık içinde beklemektedir.
Diğer taraftan Pakistan’ın Güney Veziristan bölgesinden bölgeye mensup 4 bine yakın İslâmcı militanın Eylül ayı içinde Özbekistan’ı da içine alan bir savaş hazırlığı içinde olduğu haberleri tedirginliğin artmasına sebeb olmakta…
4 Ağustos’ta Celalabad şehrinde yaklaşık üçyüz kişinin katıldığı Kırgız-Özbek çatışması, ülkedeki gerginliğin hâlen devam ettiğini gösterirken, İslâmcı militanların Tacikistan sınırlarına dayandığı haberi bazılarının bozuk psikolojisini daha da bozdu.

Orta Asya’nın Kalbi
Amerika ve Avrupa, menfaatlerinin zarar görmeye başladığını ve plânlarının bozulduğunu anladığından dolayı buradaki işbirlikçileri ve provakatörler (Provokatörler Kırgız-Özbek etnik çatışmasını hâlen körüklemekte) eliyle çalışmalarına hız verirken, Kırgızistan’ın iç dinamikleri oynanan oyunun her geçen gün biraz daha farkına vararak hazırlıklarını en üst seviyeye çıkarmaktalar.
Önümüzdeki çok yakın günler, Kırgızistan merkezli olarak Orta Asya’da emperyalizme “DUR!” denilen günler olacak.
Kırgızistan % 96’ısı dağlık ve nüfusu az olan bir ülke ama taşıdığı potansiyel itibariyle şu an Orta Asya’nın merkezi konumunda…
Bütün bölge Bozöy-Kırgız çadırlarından çıkacak kararları beklemekte…
Yani Orta Asya’nın kalbi Kırgızistan’da atmakta…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder